Vurun İpneye
Türkiye'de Eşcinsel
Olmanın Geniş Halk Yığınlarında ki İfadesi;
- Vurun İpneye !!! -
Bir eşcinsel ya da bir
lezbiyen, Türkiye'de yaşarsa onu nasıl bir kader ya da olaylar
zinciri bekler?
Işte Türkiye'nin genel
geçer bir alt toplumsal panaromasını kolaylıkla gösterebilecek
çarpıcı bir soru.
Ekinler sararmaya yüz
tutmuştu. Tarlabaşı'nın köhne dar, içiçe geçmiş, handiyse
düşmemek için sırtlarını birbirine dayamış gibi duran,
Rumlardan kalma, eski, ahşap evlerin içinde ki eşyalar, doğulu,
karadenizli, ekin sarartısını yansıtıyordu. Ölgün, solgun
eletrik lambalarının ışığında... Gerçek hayat bu işte. Sanki
sokağın, insanların gerçekleri, bu kimbilir kimlerin eskicilere
bırakıp da terkedip gittiği ve şimdi bu evlerde yaşayanların üç
beş kuruşa, hatta belki de bedavaya getirdiği pörsümüş ama
hayat dolu eşyalarda gizliydi. Tarlabaşı; biraz doğu, biraz
güneydoğu, biraz doğu karadeniz, Carlos Gülhanlar, Jilet
Denizler, Şopar Erollar, Laz Kemaller, Şilaki Cengizler ya da
Mezrcı Ahmetlerin yatağı. Sabahın erken saatlerinde evlerine
dönen, inlerine yuvalanan bu insanlar gözleirni lubunya ortamında
açmışlardı, belli ki lubunya ortmında da kapayacaklardı.
Bilinen, görünen genel geçer Türkiye fotoğrafının arkası
kazındığında ortaya çıkacak dip diri, capcanlı ve acıtacak
kadar gerçek manzara...
Rastlayıp
konuşabildiğiniz her bir birey size Türkiye'nin herhngi bir
köşesinden kendine özgü herhangi bir gerçek hikayeyi
aktarabilir.
Bu ülkede erkek bir
eşcinsel olarak gözlerinizi açtığınızda ailenizin, doğduğunuz
coğrafya parçasının, özün koşullarına göre alttan alta
şekillenmeye başlarsınız.
Yani kader ağlarını
ağır ağır örmeye başalamıştır artık...
diyelim ki İstanbul
dışında, ücra, ismini ayda yılda bir o da ilginç bir olay
geçtiğinde medyadan duyabildiğiniz yerlerden birinde doğdunuz.
Eşcinsel olacağınız kaderinizde yazılıysa... Kuşkusuz oralarda
''erkek'' olaralk doğmuş olmanız, çok şanslı bir fert olmanızla
eşdeğerdir. 'Aslan oğlum, büyüyecek, has delikanlı olacak''
teranelerini alıp başını yedi düveli çoktan sarmıştır
bile!!...
O aslan oğlunun, büyüyüp
kendi gerçeğini farketmeye başladığında, kendisine gizli gizli,
utangaç, mahçup edalarla sevdasını hissetirmeye çalışan
gencecik, selvi boylui al yazmalı, güzel, saf köylü kızlarını
görmezden gelmesi... ergenlik ateşinin yanığı teninde
dindirebileceğinin arayışını sürmesi... tahmin bile edilemez
tabi ki... Neden edilsin ki!?!...